Yazar: Sahra Torlak
Doğduğu, yaşadığı toprakların kültürel hazinesinin peşine düşen bir isimle tanıştıracağız okuyucularımızı. Bayar Şahin… Gürcü Müziğine bir yolculuk aslında onun öyküsü, belkide kaybolmaya yüz tutan bir dili müziğin tınısıyla ayakta tutma çabası…
İlk müzik dersini çocukluğunda annesinden aldı, o günden sonra da Anadolu’da yaşayan Gürcüler ile Gürcistan’da yaşayan Gürcülerin birbirinden habersiz söylediği şarkıların, türkülerin peşine düştü.
Bayar Şahin kimdir?
Ben Artvin, Borçka, macahel (Resmi adı Camili) beldesi Kayalar köyünde doğdum. 13 yaşımda ailem ile İstanbul’a yerleştik ve halen İstanbul’da yaşıyorum. Yazları memleketim Macahel’e geliyorum. Müzisyenim ve 7 albüm yaptım. Albümlerde Türkçe, Gürcüce, Lazca, Megrelce, Hemşince ve bir de Aphazca şarkılar söyledim. Bugüne kadar Türkiye’de yaşayan Gürcülerin müziklerini derleme ve arşiv çalışmaları yaptım.
Çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Ne tür çalışmalar yaptınız ya da yapıyorsunuz?
Şu anda her yapmış olduğum besteye ya da yeni derlememe mutlaka video klip çekmeye çalışıyorum. Etkinliklere katılıyorum, Gürcistan’daki kültürel çalışmalara katılıyorum. Bugüne kadar yapmış olduğum çalışmaların arşivimden derlenip düzenlenip Tiflis Konservatuarı’nda adıma arşivlenmesini sağlamaya çalışıyorum. Pandemi ile birlikte Türkiye’deki çalışma alanlarımız daha da daralmaya başladı alan oluşturabildiğimiz ölçüde çalışmalarımıza devam ediyorum.
Hangi dil/ kültür üzerine çalışıyorsunuz?
Çalışmalarımı daha çok Gürcüce ve Türkçe üzerine yapıyorum. Bunun yanısıra az da olsa Karadeniz Bölgesi ile Kafkasya’da yaşayan bazı dillerde de şarkılar söylüyorum.
Anadilinizin güncel durumundan biraz bahseder misiniz?
Ana dilim Gürcüce, Gürcüce’nin genel ve Türkiye’deki durumunu şöyle anlatabiliriz:
Öncelikle Sovyet dönemi sonrası Gürcistan ilişkileri başladı ve Gürcüce biraz da olsa tamamen yok olmaktan kurtuldu. Hemen yakında Gürcistan ve burada akraba ilişkilerinin yanısıra kültürel, ticari ve sosyal yakınlık faydalı olmuş oldu. Benim düşüncem bu diyalog ve iletişim olduğu sürece daha da umut verici gelişmeler olacaktır.
Aileler anadillerini öğretme konusunda istekli mi, çocukları ile bu dili konuşuyorlar mı?
Kimi aileler evlerinde çocukların yanında onların Türkçe’leri bozulmasın diye konuşmamayı tercih ediyormuş, kimi aileler çevre baskısı ile konuşmazmış, kimileri de dışardan farklı kültürlerden evlilikler yaptıkları için konuşamamışlar. Bir de bunun tam tersi durumlar var; bazı ailelerin büyükleri dede, nine konuşuyor, torunları onlardan öğreniyor. Teknolojinin gelişimi ile de hızlı asimile olundu diye düşünüyorum. Ayrıca inançlar da çok etkili olmuş, din faklılıkları.
Anadilinizin en temel sorunu nedir sizce?
Ana dilimizin temel sorunu alfabeyi bilmemek ve alfabeyi kullanmıyor olmak, temel mesele.
Kelime hazinesinin daralması, azalması ve bu yolla unutulması. Alfabe bilinse okuma yazma ile kelime hazinesi de çoğalacaktır. Böylece aslında dilin unutulmasının da önüne geçilmiş olur.
Anadilinizin yaşatılması önünde ne tür engeller bulunuyor?
Herşeyden önce aile bilinci gerekiyor. Dil bilmenin öneminin farkında olmak gerekir. Okullarda seçmeli veya zorunlu dersler verilmeli, Arapça gibi kurs sistemi ile de öğretilmeli. Kurslara gidilmesini aileler istemeli o bilinçte olmalılar ki anne ve babalar “çocuklar mutlaka öğrensin” demeli.
Ortaokullarda seçmeli ders olarak anadiliniz okutuluyor mu?
Bildiğim kadarıyla ortaokullarda ders olarak okutulmuyor benim ana dilim. Bunun nedeni Türkiye’deki eğitim sistemi ve aile bilincinin fazla gelişmemiş olması.
Gençlerin anadillerini öğrenme konusunda yeterince istekli olmamalarını neye bağlıyorsunuz?
Gençlerin öğrenmeleri için öncelikle ailelerin istekli olması, bilinçlenmesi önemli. Anne ve baba bilmeli veya bilinçlenmeli sonra da o bilinç çocuklara aktarılmalı.
Anadilinizin yaşaması için neler yapılması gerekiyor?
Kurs sistemi, aile bilincinin kazanılması gibi bir takım önlemler dilimizin yaşatılması için önemli olacaktır. Bunlara ilaveten günümüzde internet çok yaygın olarak kulannılıyor, intrentein sağladığı imkanlarla kurslara katılıp alfabeyi öğrenmek ve internet imkanları ile bol bol okumak gerekiyor. Türkiye’de ve dünyada dillerin yaşayabilmesi için yapılan bütün çalışmalara katkı sunan herkese teşekkür ediyorum sevgi ve selamlarımı sunuyorum.