Bir Kafkasya halkı olan Gürcüler, Gürcistan dışında da önemli bir nüfusa sahiptir. Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Gürcüler yerli ve muhacir olmak üzere iki gruba ayrılır. Artvin’in çeşitli ilçelerinde önemli miktarda bulunan Gürcü nüfusu, bilinen yakın bir tarihte göç etmemiş esas yerli halktır. Türkiye sınırlarında bulunan muhacir Gürcülerin büyük çoğunluğu ise, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) dönemlerinde Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. Muhacir Gürcüler Kocaeli, Sakarya, Düzce, Sinop, Samsun, Bursa, Ordu, Amasya, Tokat gibi çeşitli illere yerleşmişlerdir. Muhacir Gürcüler kendilerini tanımlamak için Gürcü, Gurci, veya Çveneburi (Gürcüce: bizden, bize ait olan) gibi ifadeler kullanmaktadırlar.
Bugün Gürcistan’da, Gürcü, Laz, Megrel ve Svan halklarını kapsayıcı bir ifade olarak kullanılan ve kullanılması teşvik edilen Kartvel (Kartveli) terimi ise Türkiye Gürcüleri tarafından ya bilinmemekte ya da pejoratif (küçümseyici) bir tabir olarak “gâvur” anlamında kullanılmaktadır. Bu noktada, Türkiyeli Müslüman Gürcü halkının toplumsal kimliğinin, etknik olarak “Müslüman Türk” kimliğinden ve dini olarak da “Hristiyan Gürcü” kimliğinden bir ayrışma yaşadığını ifade etmek mümkündür.
Dini ayrışmanın daha ön planda olduğu kesimlerde Gürcistan’da yaşayan Hristiyan Gürcüleri “Rus” olarak adlandırma ve Gürcü kabul etmeme gibi durumlar da ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, son dönemlerde hızlanan asimilasyon, dil aktarımının duraksaması gibi sebeplerle özellikle Muhacir Gürcülerde “Müslüman Türk” kimliğinin şemsiyesi altında bir kimlik konumlanması gözlemlenebilmektir. Etnik köken nostaljikleşip önemsizleşirken, dini referansların yer yer daha etkin olduğu görülebilir. Buna paralel olarak, toplumsal kimliğin evriminden sorumlu dinamiklerin ürettiği ve halk arasında dolaşımda olan Müslüman Gürcülerin de Türk etnik mirasına sahip olduğuna dair anlatıları duymak mümkündür. Tüm bu süreç ise Muhacir Gürcüler arasında anadil aktarımının daha da zayıflamasına çanak tutmaktadır. Bugün, köylerden şehirlere göç etmiş Gürcüler arasında anadil aktarımı durma noktasındadır.
Gürcüce Lazca, Megrelce ve Svanca ile birlikte Güney Kafkasya Dil Ailesi’ne mensup bir dildir. Güney Kafkasya Dil Ailesi’nin, bilinen başka hiçbir dil ailesi ile bağlantısı yoktur. Coğrafi yakınlığına rağmen Kuzey Kafkasya Dil Aileleri ile de bir bağlantısı bulunamamıştır. İkisi de Türkiye’de konuşulan diller olduğundan örnek verecek olursak, Gürcüce, dil bilgisi olarak Lazca’ya önemli ölçüde benzese de kelime düzeyindeki farklılıklardan ötürü Gürcüce konuşan ve Lazca konuşan iki kişi birbirlerini asla anlayamazlar. Benzer bir örnek olarak Hint-Avrupa Dil Ailesi’nin iki ayrı dili olan Farsça ve Almanca düşünülebilir. Başka bir deyişle Farsça ve Almanca arasındaki anlaşılırlık ne kadarsa, Gürcüce ve Lazca arasındaki anlaşılırlık da o kadardır, yani yoktur. Bu sebeple Gürcüce ve Lazca aynı dil ailesine ait olmalarına rağmen iki ayrı dildir. Dilsel akrabalık zaman zaman etnik temelde bir ortaklığa kanıt olarak kullanılsa da çok güvenilir bir ölçüt değildir. Bu yüzden Gürcülerin Lazlar, Türkler veya başka halklar ile etnik ortaklıkta değerlendirilmesini gerektirecek bir bilimsel bulgu olduğu söylenemez.
Muhacir Gürcülerin konuştukları Gürcüce lehçe veya ağızları, büyük ölçüde göç ettikleri bölgelerde konuşulan (Batumi, Kobuleti gibi) Gürcüce’nin arkaik halini yansıtmaktadır. Yerli Gürcüler ise yaşadıkları bölgeye ait yerel ağız veya lehçeleri (İmerxevi gibi) konuşmaktadır. Bununla birlikte nesillerdir Gürcüce-Türke çiftdilli bir halk olan Türkiyeli Gürcülerin konuştuğu Gürcüce, kaçınılmaz olarak Türkçe ile etkileşimin de izlerini göstermektedir.
Gürcistan’da kullanılan ve Mxedruli olarak adlandırılan alfabe ve bu çalışmada kullandığımız Latin harflerinin uyarlanması ile oluşturulan alfabe aşağıdaki tabloda birlikte verilmiştir. Gürcüce’de sadece 5 sesli bulunurken, 28 sessiz vardır. Bu sessizlerin bazılarından sonra kullanılan ( ’ ) işareti sessizin fırlatmalı (ejective) bir sessiz olduğunu göstermektedir.
Gürcüce’nin Lazca ile de paylaştığı bazı ilginç dil bilgisi yapıları bulunmaktadır. Gürcüce’nin hal ekleri sistemi ile şahıs uyumu sistemi Türkçe konuşan biri için epey farklı gelecektir. Örnek (1)’de görüldüğü üzere çocuk anlamına gelen [bağv] kökü üzerine gelen hal eklere fiil ve zamana göre değişiklik gösterebilmektedir. Örnek (2)’de ise [xedav] üzerine gelen önek ve sonekler ile hem nesne hem de öznenin şahıs bilgilerini anlamak mümkündür. Türkçe’de şahıs uyumu sadece özne için mümkün iken Gürcüce’de hem özne hem nesnenin şahıs bilgisi fiil üzerinde görülüyor.
(1) a. Bağv-i çavarda. b. Bağv-ma it’ira. c. Bağv-sa ut’irian
Çocuk düştü. Çocuk ağladı. Çocuk ağlamış.
(2) a. m-xedav-s b. g-xedav-s c. gv-xedav d. m-xedav
Bana bakıyor. Sana bakıyor. Bize bakıyorsun bana bakıyorsun.
Editör: Murat Murğulişi
Lazika Yayın Kollektifi – Kardeş Diller Sözlüğü