Kültür Günü’nde Judeo-Espanyol’un 500 Yıllık Öyküsü

Yahudi Kültürü Avrupa Günü bu yıl online gerçekleşti. Osmanlı’da doğan bir dil olan Judeo-Espanyolcanın bu topraklardaki 500 yıllık öyküsü ise, günün üç farklı etkinliğinde kendine yer buldu.

0
822
Estreyikas d'Estambol Çocuk Korosu, Neve Şalom Sinagogu'nda (foto: Ekran Görüntüsü)

2001’den beri Türkiye’de de düzenlenen ve Yahudilerin kültürünü ve geleneklerini çeşitli etkinliklerle tanıtmayı amaçlayan Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nde, 500 yıldır konuşulan Judeo-Espanyol (Ladino) dilinin şarkılardaki ve günlük yaşamdaki yeri de çeşitli etkinlerle çevrimiçi olarak ele alındı.

Sefarad Yahudileri ve Türk Sefarad Müziği

İstanbul Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi koordinatörü Karen Şarhon, 15. yüzyılda engizisyon döneminde İspanya’yı terk ederek Osmanlı’ya göç eden Sefarad Yahudilerinin ve şarkılarının öykülerini, birçok farklı parçayla ve kendi seslendiği şarkılarla aktardı.

Şarhon, 1492’den itibaren Osmanlı’ya gelen Sefarad Yahudilerinin sayısının 100.000-200.000 arasında olarak tahmin edildiğini ve bu sayının dönemin demografik yapısına göre büyük bir değişim olduğuna dikkat çekti. Sanatçı konuşmasında, gelişme döneminde olan Osmanlı için bu göçün yarattığı kültürel katkıları da hatırlattı: 

“Bu topraklarda daha öncesinden beri uzun süre birçok Yahudi yaşamış. Yüksek sayılarda gelen Sefarad Yahudileri ise, gelişmekte olan Osmanlı İmparatorluğu için bu büyük bir nimetti. Boş yerleri doldurabilmek için harika bir fırsattı. Sultan 2. Bayezit de kültür seviyelerinin yüksek olduğunu düşündüğü anda onları buralara yerleştirmiş.”

“Gelenler tabii yanlarında 15. yüzyıl İspanyasının dili, kültürü ve mutfağıyla birlikte, müzik geleneklerini de getirdiler.”

Türk Sefarad Müziğinin, klasik Türk müziği ve çevresindeki diğer müziklerden bolca etkilendiğine, yeni bir sentez oluşturduğuna dikkat çeken Şarhon, müziği şöyle özetledi:

“Sefarad müziği temelde ikiye ayrılır. İlki, Halk şarkıları olan ve Judeo-Espanyol dilindeki Kantikas. Diğeri ise dini müzikler; bunlar da kendi içinde ikiye ayrılıyor. İlki, Hanuka, Purim, Pesah gibi bayramlarda söylenen ve yine dili Judeo-Espanyol olan şarkılar. Diğeri ise, klasik Türk müziği makamlarıyla icra edilen ve dili İbranice olan sinagog müzikleri.”

“Müzik konusunda ise başka bir topluluğa ait beğenilen bir şarkıyı Sefaradlaştırmanın en iyi yolu ise, şarkı sözlerini Judeo-Espanyolca yapmaktı. Şarkılarda önemli olan bir faktör, kullanılan dilin Judeo-Espanyol olmasıdır.”

Karen Gerson Şarhon’dan çevrimiçi Türk Sefarad Müziği sunumu (foto: Ekran Görüntüsü)

Bir Osmanlı Dili: Judeo-Espanyol, Ladino, Yahudice

Türkçe’de Yahudice olarak da bilinen Judeo-Espanyol, bir diğer adıyla Ladino hakkında ise Şarhon şu bilgileri verdi:

“Bu dil, Osmanlı İmparatorluğunda doğmuştur. İber Yarımadası’nın farklı bölgelerinden göç eden Yahudiler, farklı lehçelere sahipti. Herkes kendi bölgesinin dilini konuşuyordu. Aynı zamanda Osmanlı yolunda da yıllar geçirdiler.

“Tüm bu farklı lehçelerin, duraklanan İtalya gibi ülkelerden katkıların hepsinin bir araya gelmesi ile, Osmanlı’da bu dil doğmuştur. 15. yüzyıl İspanyolcalarının karışımı ve daha sonra etkileşimlerle, çevresindeki dillerden ödünç sözcüklerle böyle bir dil ortaya çıkmış.”

Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi’nin internet sayfasında, Şarhon’un renkli videolarıyla öğrettiği Ladino Dil Dersleri videolarına ulaşılabiliyor.

Dil, ciddi derecede tehlike altında

Kültür gününde iki yıl önceki etkinlikten paylaşılan “Judeo-Espanyol; 500 Yaşında ama Hep Genç” başlıklı sunumda ise, Süzet Herman ve Şeli Gaon’un dilin hikayesini sözcüklerden örneklerle ve fıkralarla anlattı.

Herman, Judeo-Espanyolcanın günümüz İspanyolcası ile %80-85 oranında benzerlik taşıdığını, zamanla Türkçeden, Fransızcadan, İbraniceden ve Rumcadan birçok sözcüğün dile entegre olduğunu belirtti. 

Dilin Latin harfleriyle yazıldığını, fakat okul sıralarında öğretilmediği için şehirden şehire farklılıklar olduğuna değinen Herman, Unesco Tehlike Altındaki Diller Atlası’nda “ciddi derecede tehlike altında” durumunda olarak tanımlanan dilin kaybolmakta olduğuna da dikkat çekti:

“Naziler zamanında Balkanlar’da Judeo-Espanyol konuşanlar öldürüldü. Akabinde Fransız liseleri açıldı; Fransızca öğrenen halk Judeo-Espanyol’e burun kıvırdı. Ve en son darbe maalesef Vatandaş Türkçe Konuş kampanyası olmuştur. Aslında İspanya’dan gelen bu halk Türkçeyi öğrendi ve konuştu. Fakat ana lisanı olmadığı için değişik bir şiveyle konuşuyorlardı ve bu nedenle tacize uğradılar. Çocuklarının bu acıyı çekmesini istemeyen anne-babalar çocuklarına Judeo-Espanyol öğretmediler.”

Herman, lisanın 500 yıldır Türkiye topraklarında yaşadığına dikkat çekerken, Osmanlı döneminde ticarete de katkısı olduğunu belirtti. Deniz yoluyla yapılan ticaretin Portekiz ve İspanyolların elinde olması nedeniyle, Fransızca ve İngilizce hakim olmadan önce ticaret lisanının İspanyolca olduğunu ve bu nedenle Osmanlı’daki Yahudilerin bu dili bilmesinin ticaretteki yerine değindi.

“İstanbul’un Küçük Yıldızları” Estreyikas d’Estambol sahnedeydi

Neve Şalom Sinagogu’ndan canlı yayınlanan Estreyikas d’Estambol Çocuk Korosunun konseri de Koronavirus (Covid-19) pandemisi nedeniyle izleyicilere çevrimiçi yansıtıldı. 

Çocuklar, Judeo-Espanyolca şarkılar seslendirirken, grubun şefi İzzet Bana, bayramların ve her bayramda geleneksel olarak söylenen şarkıların öykülerine değindi. Konsere ayrıca fiziksel olarak katılamayan grup üyeleri ve Selanik ile video-gösterimler yapıldı. 

Genç yıldızlar, 15. yılını kutlayan koronun geçtiğimiz Ağustos ayında piyasaya sürülen Kantikas i dichas Infantiles Sefaradis albümünden 5 şarkı da seslendirdi.

Yahudi Kültürü Avrupa Günü 2020 kapsamındaki tüm etkinliklerin kaydına, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’nin sitesi muze500.com adresinden ulaşılabiliyor.